Anksiyete Nedir, Nasıl Anlaşılır? Belirtileri ve Başa Çıkma Yolları

Anksiyete Nedir, Nasıl Anlaşılır? Belirtileri ve Başa Çıkma Yolları
İçindekiler

Anksiyete yalnızca bir duygu değil; hem bedensel hem de düşünsel düzeyde önemli etkileri olan hassas bir durum. Bu yazıda anksiyete nedir ve anksiyetenin nedenleri nelerdir gibi soruların yanıtlarını birlikte inceliyoruz.

Günümüz dünyasında pek çok kişi anksiyetenin etkisi altında yaşıyor. Zihinsel yoğunluk, değişen yaşam koşulları ve belirsizliklerle başa çıkmaya çalışırken, çoğumuzda zamanla huzursuzluk ve kontrol kaybı hissi gelişebiliyor. Bu duyguların bazıları doğalken, bazıları günlük işlevselliğimizi bozacak düzeyde olabiliyor. Kimi zaman meditasyon gibi uygulamalar daha iyi hissetmeyi sağlayabilse de ciddi anksiyete bozukluklarında  mutlaka bir uzmanla ilerlemek gerekiyor. 

Sen de anksiyete ile mücadele ettiğini düşünüyor, anksiyete bozukluğundan nasıl kurtulurum diye merak ediyorsan bu yazımıza göz atabilirsin!

Editörün Notu: Günümüzde çevremizden “Anksiyetem tuttu, depresyona girdim.” gibi cümleleri çok sık duyabiliyoruz. Bu nedenle söz konusu durumların etkileri kimi zaman göz ardı edilebiliyor. Eğer yaşadığın kaygı hissi hayatını etkileyecek düzeydese mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına danışmalısın. Böylece anksiyete hissi nasıl geçer sorusuna en doğru ve güvenli yanıtı bulabilirsin. ❤️

Anksiyete Nedir?

Anksiyete, kişinin gelecekte olabilecek tehditlere karşı geliştirdiği bir alarm halini ifade ediyor. Bu alarm sistemi, potansiyel tehlikelere karşı kişiyi hazırlamak için devreye giriyor. Ancak tehdit gerçekçi olmadığında ya da sürekli hale geldiğinde, bu durum işlevselliği bozmaya başlıyor. Anksiyete, zihinsel olarak kontrolsüz düşüncelerle, bedensel olarak da çeşitli belirtilerle kendini gösterebiliyor.

Özellikle uzun süre devam ettiğinde kişinin yaşam kalitesi üzerinde belirgin bir düşüşe neden olabiliyor. Ayrıca anksiyete gündelik hayatta en çok karşılaşılan psikolojik sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Günümüz çağında sürekli olarak uyaranlara maruz kalan bizler için bu duyguya kapılmamak kaçınılmaz olabiliyor. Yani sen de anksiyete duygusu yaşıyorsan yalnız olmadığını bilmelisin.

Anksiyete ile Kaygı Arasındaki Fark Nedir?

Kaygı ve anksiyete arasında belirgin bir fark bulunmuyor, yani bu kelimelerin birbirlerini karşılayan kavramlar olduğunu söylemek mümkün. Kaygı kavramı çoğunlukla anksiyetenin günlük dildeki karşılığı olarak karşımıza çıkıyor.

Kaygı ile Endişe Arasındaki Fark Nedir?

Kaygı bir duygu, endişe ise bu duyguya karşılık gelen düşüncedir diyebiliriz. Bu nedenle günlük hayatta kaygı ve endişe sık sık birbiri yerine kullanılabiliyor. Aslında kaygı/anksiyete bir duyguyu ifade ederken, endişe ise bir düşünceyi ifade ediyor.

Yoğun Anksiyete Nedir?

Yoğun anksiyete, kişiyi psikolojik ve fiziksel açıdan zorlayan, şiddetli belirtilerle kendini gösteren bir durum olarak açıklanabiliyor. Çeşitli kaynaklarda ifade edildiği üzere yoğun anksiyete yaşayan birey, sık sık kötü bir şey olacakmış gibi hissedebiliyor ve bu his gündelik yaşantısını kesintiye uğratabiliyor.

Yoğun anksiyete durumunda zihinsel olarak sürekli tehdit algısı yaşanırken, bedensel olarak da çarpıntı, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı gibi semptomlar görülebiliyor. Bu düzeyde bir anksiyete kişinin sosyal ilişkilerini, iş performansını ve kişisel bakımını bile etkileyebiliyor ve tüm bunlar kişinin yaşam doyumunu olumsuz bir noktaya çekebiliyor. Yoğun anksiyete bozukluğu durumunda mutlaka profesyonel bir destek alınması öneriliyor.

Anksiyete Kaygı Bozukluğu mudur?

Anksiyete tek başına bir rahatsızlık değil, belirli psikolojik bozuklukların temel bir bileşeni olarak açıklanıyor. Ruh sağlığı literatüründe kaygı bozuklukları başlığı altında tanımlanan bu durumun yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, sosyal fobi gibi çeşitli alt türlere ayrıldığı biliniyor.

Ancak her anksiyete yaşayan bireyin bu bozukluklardan birine sahip olmak durumunda olmadığı ifade ediliyor. Burada belirleyici olan kaygının süresi, şiddeti ve kişinin hayatındaki etkisi şeklinde açıklanıyor. Eğer bu etkiler sürekli hale gelmişse, mutlaka bir uzman tarafından tanısal değerlendirme yapılması gerekiyor.

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Anksiyete, zihinsel ve bedensel düzeyde çok çeşitli belirtilerle kendini gösterebiliyor. Bu belirtiler bazen hafif ve geçici olabiliyor, bazen de kişinin yaşam kalitesini belirgin şekilde düşürebilecek kadar yoğun yaşanabiliyor. Anksiyetenin bu kadar karmaşık bir deneyim olmasının nedeni hem düşüncelerimizi hem de bedenimizi aynı anda etkilemesi şeklinde açıklanabilir. Belirtiler kişiden kişiye değişebilse de bazı ortak göstergeler üzerinden anksiyete belirtilerini tanımak mümkün:

Zihinsel ve Duygusal Anksiyete Belirtileri

  • İlk olarak zihinsel belirtiler öne çıkıyor. Sürekli kötü bir şey olacakmış gibi düşünmek, gelecekle ilgili felaket senaryoları kurmak, mantıklı düşünmede zorlanmak ve konsantrasyon eksikliği anksiyetenin zihinsel belirtileri arasında yer alıyor. 
  • Çeşitli kaynaklarda anksiyete durumunda kişinin kimi zaman kendi zihninden geçen düşünceleri durduramadığı, içinden bir sesin sürekli endişe yarattığı ifade ediliyor. Bu durum günlük yaşamı yönetmeyi zorlaştırabiliyor ve karar verme becerilerini olumsuz etkileyebiliyor.
  • Duygusal belirtiler ise kişinin iç dünyasında huzursuzluk, gerginlik, sabırsızlık ve kontrolü kaybetme korkusu gibi örneklerle görülüyor. Anksiyete yaşayan bir kişi, genellikle kendi duygularına yabancılaştığını, kendini sürekli tetikte ve tehdit altında hissettiğini dile getirebiliyor. Bu duygu hali uzun sürdüğünde, kişi kendini çevresine kapatmaya ve sosyal ilişkilerinden uzaklaşmaya başlayabiliyor.

Fiziksel ve Davranışsal Anksiyete Belirtileri

  • Çeşitli kaynaklarda ifade edildiği üzere fiziksel belirtiler, anksiyetenin en sık fark edilen boyutunu oluşturuyor.
  • Kalp çarpıntısı, nefes almada zorlanma, göğüste sıkışma hissi, kas gerginliği, baş ağrısı, mide bulantısı, sindirim problemleri, titreme, terleme, baş dönmesi ve yutkunma güçlüğü yaygın görülen semptomlar arasında yer alıyor.
  • Bu belirtiler özellikle anksiyete krizi sırasında daha da belirginleşiyor ve çoğu zaman bir kalp hastalığı ya da fiziksel bir rahatsızlıkla karıştırılabiliyor.
  • Anksiyete yaşayan bazı bireylerde davranışsal belirtilerin de ortaya çıkabildiği ifade ediliyor. Kaçınma davranışları, yani kişiyi kaygılandıran ortamlardan ya da durumlardan uzak durma eğilimi bunlardan biri. 
  • Örneğin; kalabalık yerlere gitmekten kaçınmak, topluluk önünde konuşmaktan çekinmek ya da bir işi ertelemek anksiyeteyle baş etme stratejisi olarak gelişebiliyor. Bu tür davranışlar uzun vadede kişinin yaşam alanını daraltabiliyor.

Editörün Notu: Çeşitli kaynaklarda ifade edildiği üzere, anksiyete belirtileri genellikle tek başına ortaya çıkmıyor; çoğu zaman pek çok belirti iç içe geçiyor ve birbirini besliyor. Bir düşünce bedensel bir tepkiyi, o tepki de başka bir düşünceyi tetikleyebiliyor. Bu nedenle belirtileri bastırmak ya da yok saymak yerine tanımak, süreci anlamanın ve yönetmenin ilk adımı olarak gösteriliyor. Bu süreci en güvenli şekilde atlatmak için ise mutlaka bir uzmanla görüşmen gerektiğini bilmelisin.

Anksiyete Krizi Nedir, Nasıl Olur?

Anksiyete krizi, birdenbire başlayan ve yoğun bedensel semptomlarla seyreden kısa süreli atakları ifade ediyor. Bu sırada kişi kalbinin hızla çarptığını, nefes alamadığını ve bayılacak gibi olduğunu hissedebiliyor. Çeşitli kaynaklarda paylaşıldığı üzere, anksiyete krizi anında en yaygın düşüncenin “ölüyorum” ya da “deliriyorum” hissi olduğu biliniyor.

Oysa bu belirtilerin gerçek bir fiziksel tehlike değil, bedenin “savaş ya da kaç” alarm sisteminin aşırı çalışması olduğu ifade ediliyor. Krizler genellikle 10 ila 30 dakika arasında sürüyor ve genellikle kendiliğinden geçiyor; ancak anksiyete krizi geçiren birinin mutlaka bir uzman desteği alması tavsiye ediliyor.

Anksiyetenin Yan Etkileri Nelerdir?

Anksiyete insana ne yapar diye merak ediyorsan, birçok kaynakta paylaşılan bu etkilere göz gezdirebilirsin:

  • Uzun süren anksiyete yalnızca zihinsel değil, bedensel sağlığı da etkileyebiliyor.
  • Uyku düzeninin bozulması, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kronik ağrılar ve sindirim sistemi problemleri sıkça görülen yan etkileri oluşturuyor.
  • Zihinsel düzeyde ise tükenmişlik, motivasyon eksikliği, öğrenme güçlükleri ve depresyona eğilim gibi etkiler ortaya çıkabiliyor.
  • Ayrıca sosyal yaşamdan uzaklaşma ve yalnızlık hissi bu süreçte derinleşebiliyor. Anksiyete zamanla kişinin kendilik algısını da zedeleyebiliyor.

Anksiyete Neden Olur?

Anksiyetenin ortaya çıkışında birden fazla etken rol oynayabiliyor. Bu etkenler çoğu zaman bir arada bulunuyor ve kişide anksiyete geliştirme riskini artırıyor. Duygusal travmalar, ani yaşam değişimleri, erken dönem yaşantılar ve stresli iş koşulları bu durumu tetikleyebiliyor.

Kişilik özellikleri, bilhassa mükemmeliyetçilik, kontrol ihtiyacı ve belirsizliğe tahammülsüzlük de anksiyeteye zemin hazırlayan yapılar arasında yer alıyor. Kimi zaman sebepler net olarak tanımlanamıyor ancak yine de anksiyeteye müdahale edilebiliyor.

Genetik, Çevresel ve Biyolojik Faktörler

  • Genetik yatkınlık, anksiyetenin önemli nedenlerinden biri olarak açıklanıyor.
  • Ailede benzer belirtiler yaşayan bireylerin varlığı, kişide anksiyete gelişme olasılığını artırabiliyor.
  • Bunun yanı sıra serotonin, dopamin ve GABA gibi nörotransmitterlerdeki dengesizlikler de anksiyeteye biyolojik zemin oluşturabiliyor.
  • Çevresel faktörler ise çocukluk çağındaki ihmal, aşırı koruyuculuk, erken kayıplar gibi yaşantılardan kaynaklanabiliyor.
  • Ayrıca iş stresi, ekonomik baskılar ve toplumsal travmalar da anksiyeteyi tetikleyebiliyor. 
  • Bu nedenle her bireyin öyküsünün mutlaka bir uzman tarafından ayrı değerlendirilmesi gerekiyor.

Anksiyete Ne Kadar Sürer?

Anksiyetenin süresi bireyin yaşantısına, kişilik yapısına ve aldığı desteğe bağlı olarak değişebiliyor. Kimi zaman yalnızca belirli bir dönem hissedilirken, kimi zaman yıllar sürebilecek kadar kalıcı hale gelebiliyor. Sürecin kronikleşmesi genellikle anksiyetenin bastırılması, inkar edilmesi ya da uygun şekilde ele alınmamasıyla ilişkilendiriliyor. Ancak süresi ne olursa olsun, anksiyete profesyonel destekle yönetilebiliyor. Önemli olan bu durumu fark etmek ve bir uzmandan destek istemekten çekinmemek.

Akut ve Kronik Anksiyete Arasındaki Farklar

Çeşitli kaynaklarda ifade edildiği üzere;

  • Akut anksiyete, belirli bir stres kaynağına karşı gelişen ve görece kısa sürede kaybolan bir kaygı türü olarak açıklanıyor. Örneğin; bir görüşme ya da ameliyat öncesi yaşanan kaygı bu gruba giriyor.
  • Kronik anksiyete ise belirli bir nedeni olmaksızın, sürekli bir endişe haliyle karakterize oluyor. Bu tür anksiyete kişinin enerjisini emebiliyor, yaşamdan keyif almasını engelleyebiliyor.
  • Kronik anksiyetede psikoterapi ve gerekirse ilaç desteği sürecin yönetilmesinde önemli rol oynuyor. Elbette buna karar verecek olan önce tanıyı koyacak bir psikiyatri uzmanı ve gerekli durumlarda koordineli çalışacak bir klinik psikolog olmalı.

Anksiyetenin Özellikleri ve Günlük Yaşama Etkileri

  • Anksiyete, kişide gerginlik hissi yaratarak sürekli geleceğe odaklayan ve “şu an”dan uzaklaştıran bir yapıya sahip. Bu gerginlik durumu kişiyi “anda kalamamaya” ve hata yapmaya daha açık hale getirmeye neden olabiliyor. Bu durum kişide uzun vadede tükenmişlik hissi yaratabiliyor, karar verme mekanizmalarını bozabiliyor ve üretkenliği azaltabiliyor.
  • Bununla birlikte sosyal ilişkilerde mesafe, iş yaşamında verimsizlik, özel hayatta duygusal soğukluk gibi sonuçlar doğurabiliyor. Dolayısıyla kişinin yaşam doyumu azalabiliyor, çökkün ve bitkin bir ruh haline bürünebiliyor. Ayrıca kişiler çoğu zaman anksiyeteyi bastırmak için çeşitli kaçınma davranışlarına yöneliyor. Bu da bir döngü oluşturarak anksiyete hissini daha da besleyebiliyor.

Editörün Notu: Anksiyete belirtileri günlük yaşamını, işlevselliğini ya da ilişkilerini etkilemeye başladıysa mutlaka bir uzmana başvurmalısın. Tekrarlayan krizler, sosyal ortamlardan kaçınma, uykusuzluk, tükenmişlik ya da depresif hislerin varsa bunları asla göz ardı etmemelisin. Terapi süreci, yalnızca semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda anksiyetenin temelindeki düşünce kalıplarına da odaklanıyor. Bu süreçte kendini yeniden tanıman ve güçlü yönlerini fark etmen mümkün hale geliyor. Unutma; yardım istemek zayıflık değil, güçtür. ❤️

 

Kaygılı hissettiğin için kendine kızıyorsan bunun bir hata olmadığını, pek çok kişinin aynı duyguları yaşadığını bilmelisin. “Öz Şefkat Nedir? Self-Love Hakkında Bilmen Gerekenler” başlıklı yazımızı okuyarak kendine daha iyi davranmanın yollarını keşfedebilirsin!

hemen üye ol. herkesicinguzellik.com
Hemen üye ol!

Sana özel içerik ve ipuçlarını görebilmek için hemen üye ol!